İş Yerinde Psikolojik Baskının Gerçek Yüzü
İş yerinde mobbing ve psikolojik şiddet, birçok çalışanın sessizce maruz kaldığı ama çoğu zaman adını koyamadığı bir sorundur. Bu tür davranışlar açık bir tehdit içermese de, sürekli tekrarlanan baskılarla bireyin içsel dengesini bozar.
Mobbing; bir kişiye sistemli şekilde uygulanan dışlama, küçümseme, değersizleştirme ve yıldırma davranışlarını kapsar. Psikolojik şiddet ise çoğu zaman daha ince bir dille yürütülür; sözlü imalar, göz devirmeler, görmezden gelmeler ya da alaycı ifadelerle kendini gösterir.
Bu durumlar dışarıdan bakıldığında sıradan bir çatışma ya da iletişim sorunu gibi görünebilir. Oysa iş yerinde mobbing ve psikolojik şiddet, zamanla kişinin kendine olan güvenini sarsar, çalışma isteğini azaltır ve üretkenliğini düşürür.
Her sabah iş yerine giderken yaşanan iç sıkıntısı, sessizce artan tedirginlik ya da “bugün neyle karşılaşacağım” endişesi, bu sürecin görünmeyen ama çok gerçek sonuçlarındandır.
Siz de Ankara Psikolog arayışındaysanız Psikolog Rojin Nazik ile hemen iletişime geçebilirsiniz.
İş Yerinde Mobbing ve Psikolojik Şiddet Hangi Şekillerde Ortaya Çıkar?
İş yerinde mobbing ve psikolojik şiddet, tek bir davranıştan ibaret değildir; genellikle birbirini tekrar eden, sistematik hale gelen bir dizi tutumla ortaya çıkar. Bu davranışlar bazen açık şekilde, bazen ise daha örtük ve sinsi biçimlerde yürütülür. Aşağıda en sık karşılaşılan örnekleri bulabilirsin:
-
Sürekli eleştiri ve küçümseme: Ne yapılırsa yapılsın yetersiz görülmek, başarıların küçümsenmesi ya da yok sayılması.
-
Görev dışında bırakma veya dışlama: Toplantılara çağrılmamak, bilgi akışından bilerek uzak tutulmak ya da ekip içinde görmezden gelinmek.
-
Sürekli hatalı gösterme: Kasıtlı olarak yapılan suçlamalarla kişinin profesyonel yeterliliğinin sorgulanması, hatalı olduğu duygusunun sürekli aşılanması.
-
Bilgi saklama, kasıtlı iletişim engeli: Gerekli doküman ya da verilerin paylaşılmaması, iletişimin koparılması ya da geciktirilmesi.
-
Topluluk önünde küçük düşürme: Alay etme, ima yoluyla aşağılama ya da kişinin başarısız gibi gösterilmesi.
-
Hakaret ve alay: İletişimde saygı sınırlarının aşılması, kullanılan dilin kırıcı ve küçültücü olması.
Bu davranışlar tek başına fark edilmeyebilir; ancak tekrarladıkça ve süreklilik kazandıkça, iş yerinde mobbing ve psikolojik şiddet olgusunun net bir göstergesi haline gelir. Kişiyi yalnızlaştırır, güvensizliğe iter ve içsel gücünü zayıflatır.
Mobbingin Birey Üzerindeki Etkileri
İş yerinde mobbing ve psikolojik şiddet, yalnızca çalışma hayatını değil, bireyin içsel dünyasını da derinden etkiler. Bu süreç zamanla kişinin kendine bakışını, çevresiyle olan ilişkilerini ve yaşam motivasyonunu zayıflatabilir. Sürekli baskı, dışlanma ve değersiz hissettirilme hali, şu etkilerle kendini göstermeye başlar:
-
Güvensizlik ve kaygı hali: Kişi her davranışını sorgulamaya, hata yapma korkusuyla hareket etmeye başlar. Bu da doğal akışta karar almayı zorlaştırır.
-
Özdeğer duygusunun zedelenmesi: Sürekli küçümsenmek ve dışlanmak, bireyin kendini yetersiz ve değersiz hissetmesine neden olur. “Belki de gerçekten bende bir sorun var” düşüncesi yerleşmeye başlar.
-
İş performansında düşüş: Yoğun duygusal baskı, odaklanma sorunlarına ve motivasyon kaybına yol açar. Kişi bir süre sonra üretkenliğini kaybeder.
-
Sosyal ilişkilerde kopukluk: Güvensizlik duygusu yalnızca iş yerinde değil, sosyal çevreye de yansır. Birey içine kapanabilir, iletişimden uzaklaşabilir.
-
Sürekli uyanık ve tedirgin hissetme hali: Kişi gün içinde kendini rahat hissedemez. Her hareketinde bir tehdit algısı oluşur; bu da hem zihinsel hem fiziksel yorgunluğu artırır.
Tüm bu etkiler, zaman içinde birikerek daha büyük bir yük haline gelir. İş yerinde mobbing ve psikolojik şiddet, bireyin sadece işini değil, kendine olan inancını da sarsar.
Bu Durumun Süreklilik Kazanması Ne Anlama Gelir?
İş yerinde mobbing ve psikolojik şiddet, bir kere yaşandığında bile etkileyicidir; ancak bu davranışlar süreklilik kazandığında çok daha yıpratıcı bir hâle gelir. Zamanla baskılar sıradanlaşır, birey kendi duygularını bastırmaya başlar ve içinde bulunduğu durumu olağan kabul edebilir. Bu da hem kişisel hem kurumsal anlamda ciddi sorunlara yol açar.
-
Alışılmış davranış biçimi haline gelmesi: Sürekli tekrar eden baskılar, kişinin zihninde “normal” iletişim biçimi gibi algılanmaya başlanabilir. Bu da daha güçlü tepki verilmesini engeller.
-
Normalleştirme tehlikesi: “Zaten hep böyle davranıyorlar”, “bu iş yerinde herkes böyle” gibi cümleler, bireyin kendine yapılanı sorgulamasını engeller.
-
Kişinin kendini suçlamaya başlaması: Süreç uzadıkça kişi, yaşadıklarını hak ettiğini düşünmeye başlar. Sorunun kendisinden kaynaklandığına inanır ve bu da özgüveni daha da zayıflatır.
-
Kurum kültürünün bu durumu beslemesi: Mobbinge göz yuman ya da sessiz kalan yöneticiler, bu davranışların güçlenmesine zemin hazırlar. Zamanla bu tür tutumlar kurumsal yapının bir parçası gibi algılanır.
Bireyin bu kısır döngüyü fark etmesi ve adını koyabilmesi, değişim sürecinin ilk ve en önemli adımıdır. İş yerinde mobbing ve psikolojik şiddet, asla göz ardı edilmemesi gereken ciddi bir sorun alanıdır.
Psikolog Rojin Nazik’e Göre İçsel Dayanıklılık Nasıl Gelişir?
İş yerinde mobbing ve psikolojik şiddet, bireyin içsel gücünü sarsabilir; ancak bu durum, yeniden yapılanmanın da başlangıcı olabilir. Psikolog Rojin Nazik’e göre içsel dayanıklılık, dış dünyadan gelen baskılara rağmen bireyin kendi merkezinde kalabilme becerisidir. Bu dayanıklılık, zamanla geliştirilebilir ve sürdürülebilir bir denge haline gelebilir.
İşte Rojin Nazik’in yaklaşımında öne çıkan bazı temel noktalar:
-
Bireyin sınırlarını fark etmesi: Kişinin kendi sınırlarını tanıması, neyin kabul edilebilir olduğunu belirlemesini sağlar. Bu farkındalık, pasif kalmak yerine yapıcı bir duruş geliştirmeye yardımcı olur.
-
İletişim dili ve kendini ifade becerilerinin önemi: Duyguları bastırmak yerine, açık ve net bir şekilde ifade edebilmek hem özgüveni güçlendirir hem de manipülatif davranışlara karşı koruyucu bir etki yaratır.
-
Duygusal dayanıklılık – dıştan değil içten gelen güç: Başkalarının tutumuna bağlı kalmadan, kişinin kendi iç sesine kulak verebilmesi bu sürecin merkezindedir. İçsel güven, dış koşullar ne olursa olsun ayakta kalmayı sağlar.
-
Dışa dönük tepkiler yerine içsel farkındalık geliştirmek: Öfkeyle ya da savunmayla karşılık vermek yerine, yaşananları gözlemlemek ve anlamlandırmak; bireyin daha bilinçli adımlar atmasını mümkün kılar.
İş yerinde mobbing ve psikolojik şiddet, karşısında sessiz kalınmaması gereken bir konudur. Ancak bu sessizliği bozarken, içsel gücü yeniden inşa etmek; kişinin kendine olan sadakatiyle başlar.
Neler Yapılabilir? – Sessiz Kalmak Yerine Adım Atmak
İş yerinde mobbing ve psikolojik şiddet, göz ardı edildikçe güçlenir, adlandırıldıkça etkisini kaybeder. Sessiz kalmak çoğu zaman bir korunma yöntemi gibi görünse de uzun vadede kişisel sınırların daha fazla aşılmasına neden olabilir. Bu nedenle yaşananlara karşı bilinçli adımlar atmak önemlidir.
İşte bu süreçte uygulanabilecek bazı etkili yollar:
-
Yaşananları adlandırmak: En önemli adım, yaşanılan durumu tanımlayabilmektir. “Bu sadece stres değil, bu bir psikolojik baskı” diyebilmek, farkındalığın başlangıcıdır.
-
Güvenli kişilerle paylaşımda bulunmak: Yakın çevrede ya da aynı iş yerinde güven duyulan kişilerle yaşananları konuşmak, yalnız olmadığını hissettirir ve moral desteği sağlar.
-
Kayıt tutmak, yazılı belge oluşturmak: Mobbing süreci belgelenebilir nitelikteyse, tarih ve içerik bilgileriyle not almak, gerektiğinde kullanılabilecek somut bir dayanak yaratır.
-
Destek alınabilecek kurum veya kişi arayışı: Kişi kendini yalnız hissettiğinde, bireysel ya da mesleki haklarını bilen kişilerle iletişim kurmak fark yaratır.
-
İş yerinde psikolojik şiddeti fark edenlerin dayanışması: Sadece mağdur değil, tanık olan kişilerin de bu davranışlara sessiz kalmaması, kurumsal kültürde olumlu bir değişimin önünü açar.
Değersiz Hissettirilen Hiçbir Ortam Gerçekten Güçlü Değildir
İş yerinde mobbing ve psikolojik şiddet, bireyin sadece mesleki değil, duygusal varlığını da hedef alır. Bir kişinin sistemli şekilde değersiz hissettirilmesi, yalnızlaştırılması ya da sindirilmesi; kurumsal başarıyla asla bağdaşmayan bir zemin yaratır. Gerçek anlamda güçlü bir çalışma ortamı, saygının ve güvenin hâkim olduğu yerlerde mümkün olur.
Bir kişinin değersiz hissettiği bir yerde, sessizlik büyür; üretkenlik değil, tükenmişlik artar. Bu nedenle her birey, kendini ifade edebileceği, fikirlerinin dikkate alındığı ve kişilik haklarına saygı duyulan bir ortamda bulunmayı hak eder.
Psikolog Rojin Nazik’in de vurguladığı gibi, baskıya karşı geliştirilen içsel farkındalık; yalnızca o anı değil, geleceği de değiştirir. İş yerinde mobbing ve psikolojik şiddet karşısında susmayan her birey, hem kendisi için hem başkaları için dönüşüm başlatır.
Unutulmamalıdır ki, değerli hissettiren bir ortam yaratmak sadece yöneticilerin değil, tüm çalışanların ortak sorumluluğudur. Ve kimse, saygıdan yoksun bir sessizliğe mecbur değildir.